ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE ;SİVAS’IN MERKEZİ’NDEDİR, BURAYA VEZİR ŞEMSETTİN MEDRESESİ’DE DENİR. 1271’DE VEZİR ŞEMSETTİN CÜVEYNİ TARAFINDAN YAPTIRILMIŞTIR, MEHMET CÜVEYNİ İMPARATORLUĞUN EN YÜKSEK MEVKİİ OLAN SAHİBİ DİVANLIĞA KADAR YÜKSELMİŞ VE 3 HÜKÜMDAR ZAMANINDA MEVKİİNİ MUHAFAZA ETMESİNİ BİLMİŞTİR. MEDRESENİN ÖN DUVARI HEM ÇOK YÜKSEK, HEMDE SÜSLÜDÜR. 2 TARAFINDA TUĞLADAN YAPILMIŞ SİLİNDİRİK MİNARESİ VARDIR, MİNARE İŞÇİLİĞİDE CEPHE İŞÇİLİĞİ GİBİ GÖSTERİŞLİDİR. TUĞLALARIN ARASINDA FİRUZE RENKLİ ÇİNİLER YERLEŞTİRİLMİŞTİR, MİNARENİN TABANI KARE ŞEKLİNDEDİR.
GÖKMEDRESE ; 4. Kılıçarslan'ın oğlu 3. Gıyasettin Keyhüsrev döneminde VezirSahip Ata Faahreddin Ali tarafından 1271 yılında yaptırılmıştır. Türk mimarisinin ve süslemesinin bir arada olduğu önemli yapılardandır.
Kapının iki yanında bulunan köşe sütuncuklarının üstünde solda "Amel-i Üstad", sağda "Kaluyanü'l Konevi" yazıları mimarının Konya'lı Kaluyan olduğu göstermektedir.
Giriş kapısının kemerinin iki yanında çeşitli hayvan fügürleri vardır. Giriş kapısının sağ üst köşesindeki yaprak kabartma üzerinde ise Orta Asya burç figürleri, on iki hayvanlı Türk Takvimi sembolleri mevcuttur.
Gök Medrese'nin mermer taç kapısı oldukça zengin bir görünüme sahiptir. Kapının iki yanında simetrik olarak işlenmiş motifler şunlardır: En altta sekizgen yıldızın içine yerleştirilmiş yazının üstündeki vazoda yapraklar, çiçekler ve narlardan oluşmuş bitkisel bir tablo vardır. Bunun üstünde kabartmalı sekizgen bir yıldız, biraz yukarıda dörtgen çerçeveli yazı şeridi bulunmaktadır. Bu şerit aradaki geometrik bezemeyle minare kaidesine ulaşmaktadır. Dış şeritlerden sonra taç kapının üç yanından devam eden geometrik ve bitkisel kenar süsleri başlamaktadır.
Taç kapının iki köşesinde çini ve sırlı tuğlalarla süslü, tek şerefeli üstü külahlı iki minare bulunmaktadır. Bu yapıda minarelerin kaideleri taç kapının yan kanatlarının içine gömülmüştür. Bu özelliğiyle Gök Medrese Erzurum Hatuniye Medresesi'yle benzeşir.
Sahip Ata'nın yaptırdığı hemen tüm yapılarda görülen çeşme, Gök Medresede cephenin sol kanadına yerleştirilmiştir. Üç dilimli kemeri, üstünde iki satırdan oluşan yazıtı ve kabartma motiflerini kapsayan geometrik kenar süsleriyle çeşme cepheyi zenginleştirmiştir. Çeşmenin yazıtında tarih bulunmayışı medreseyle aynı zaman dilimide yapıldığını düşündürmektedir.
Dış cephenin sol duvarının ortasında iki, sağ duvarda üç kule daha bulunmaktadır. Açık medrese sınıfına giren yapı, açık avlulu, dört eyvanlı, iki katlı plan şemasına sahiptir. Mermer ve kesme taş malzemeden yapılmıştır. Kalıntıları günümüze ulaşmamış olsa da medresenin çevresinde başka yapıların olduğu bilinmektedir.
Evliya Çelebi medreseden "Kızıl Medrese" adıyla bahsetmektedir. Evliya Çelebi'ye göre yapı iki katlıdır ve imareti bulunmaktadır. Onun bu bilgileri kaydettiği yıllarda harap olmaya başlayan medrese, 1823 te müftü ve müderris Seyit Abdullah Efendi tarafından onartılmış, 1904 yılında ise Vali Reşit Akif Paşa zamanında tekrar onarılip İmam Hatip Okulu olarak kullanıma açılmıştır.
1926'da müze haline getirilen Gök Medrese, Selçuklu Eserleri Müzesi yapılmak üzere restore edilmektedir.
SİVAS KONGRE BİNASI VE ETNOĞRAFYA MÜZESİ ;
Mustafa Kemal Atatürk ve Heyet-i Temsiliye tarafından 2 Eylül-18 Aralık 1919 tarihleri arasında "Milli Mücadele Karargâhı"olarak kullanılan bina Cumhuriyet tarihimizde çok önemli ve müstesna bir yer tutmaktadır.
Binanın 12 Rebiül-evvel 1310 H (5 Ekim 1892) tarihinde Sivas Valisi Mazlum Paşazade Mehmet Memduh Bey tarafından Mülki İdadi Binası olarak yaptırıldığını belirten dört satırlık kitabe, halen Sivas Müzesi'nde bulunmaktadır.
XIX. yüzyılın Geç Osmanlı Dönemi sivil mimarlık örneklerinden biri olan yapı, üç katlı ve iç avluludur. Dış cephelerinde taş, iç mekânlarda ise ahşap ana malzemedir.
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına üç buçuk ay süre ile resmi karargâh olarak tahsis edilen bina; Sivas Kongresi içtimalarının burada yapılmış olması, Anadolu'daki Milli Mücadele hareketinin teşkilatlandırılarak millet iradesinin her türlü baskının, kişi ve zümre idaresinin üstünde olduğunun bütün dünyada ispatlanması ve Cumhuriyet yönetiminin temellerinin burada atılmış olması ile tarihi bir hüviyet kazanmıştır.
Sivas Kongresi'ne ondokuz vilayeti temsilen otuz iki üye katılmıştır,ancak illerden seçilerek kongreye sonradan dahil olan delegeler nedeniyle bu sayılar değişiklik göstermektedir.
Yapıldığı tarihten itibaren okul binası işlevini sürdüren yapı; İdadi, Sultani, Sivas Lisesi, Kongre Lisesi adları ile anılmıştır. 1930 yılındaki bir tadilatta doğu cephesindeki esas giriş batı cephesine alınmış, çatısı sacla kaplanmıştır.
1981 yılına kadar lise olarak hizmet veren binanın, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in direktifleriyle müze haline getirilmesi planlanmıştır. 1984 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı'na devredilen Kongre Binası; Bakanlığımızın Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nce aynı yıl başlatılan müze amaçlı restorasyon ve teşhir ve tanzim çalışmaları sonucunda; bodrum kat depoların, laboratuvar ve fotoğrafhanenin yer aldığı mekânlar olarak; zemin kat Etnografya Müzesi; üst kat ise Atatürk ve Kongre Müzesi olarak düzenlenmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk ve Heyet-i Temsiliye'nin bir müddet karargâh olarak kullandıkları binanın müsamere salonunda, 4-12 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas Kongresi'nin içtimaları yapılmıştır.
Tarihi Kongre Salonu ve Atatürk'e ait çalışma ve dinlenme odası, kongrenin yapıldığı günlerdeki hali ile muhafaza edilmektedir.
Üst katta ayrıca; kongre öncesindeki olayların, Mustafa Kemal Atatürk'ün kongre hazırlığı ile ilgili tamimlerinin ve bildirilerinin sergilendiği salon; o zamanki muhaberenin temelini oluşturan telgraf odası; Sivas Kongresi ile ilgili tutanakların yer aldığı salon; merkezi Sivas'ta kurulmuş olan Anadolu Kadınları Müdafa-i Vatan Cemiyeti'ne ait bildiriler ve haberleri içeren belgeler ile İrade-i Milliye Gazetesi'nin basıldığı matbaa makinası ve bu gazeteye ait nüshaların sergilendiği salonlar bulunmaktadır.
Sivas Kongresi sırasında ve sonrasında Sivas'ta alınan tüm kararlara ait belgeler; Cumhurbaşkanlığı Köşkü-Atatürk Özel Arşivi, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih Komisyonu ve Ateşe Özel Arşivi, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı arşivlerindeki belgelerin örnekleri müzede sergilenmektedir.
BURUCİYE MEDRESESİ ;
1271 M. yılında Anadolu Selçuklu
Sultanlarından III. Gıyasettin Keyhüsrev zamanında Hibetullah
Burucerdioğlu Muzaffer Bey tarafından yaptırılmıştır. ılmiye çalışmaları
için medrese olarak yaptırılmış ve devrin pozitif ilimlerinin
okutulduğu bina olarak uzun yıllar kullanılmıştır. Sarımtırak renkli
taşların oyma olarak yapılan giriş kapısı ve avlu karşısındaki iç cephe,
devrin Selçuklu taş oymacılığının en güzel örneklerindendir.
Yapı kareye yakın dikdörtgen planlı
olup, üzeri açık avlu etrafındaki sütunlu revaklar ve bunların gerisinde
bulunan hücrelerden oluşmaktadır. Giriş kapısının sol yanında mavi ve
siyah çinilerle süslü türbe hücrede medrese binasını yaptıran
Burucerdioğlu Muzaffer Beyin ve çocuklarının mezarları bulunmaktadır.
Vakfiyesinden binada bir de kütüphane bulunduğu anlaşılmaktadır.
Mukarnas kavsaralı bir nişin belirlediği
taç kapıda dışa taşıntılı rozetler dikkati çekmektedir. Cephenin her
iki köşesindeki demet payelerden oluşan köşe kuleleri yazı kuşağı ve
pencereler cepheyi zenginleştirmektedir. Taş işletmeciliğinde ağırlığın
taç kapıda yer aldığı görülür. yıldız, rumi ve geometrik motifler
yüzeysel ancak bir dantel gibi işlenmiştir.
Alıntıdır.
www.kongreyurdu.com




Hiç yorum yok:
Yorum Gönder