24 Ağustos 2014 Pazar

Nobel Barış Ödülü ve Jose Mujica

               Dünyanın en yoksul devlet başkanı olarak biliniyor.Kendisi Uruguay'ın Devlet Başkanı.Karısı ile birlikte tarlada çalışıyor.Karısı aynı zamanda senato üyesi.79 Yaşında , aldığı 12.000 Dolarlık maaşın %90'ını yoksullara bağışlıyor.Güvenliğini sadece 2 polis sağlıyor.Mujica, “En yoksul devlet başkanı olarak anılıyorum ama kendimi yoksul hissetmiyorum. Yoksul insanlar sadece pahalı bir hayat tarzına sahip olmayı sürdürmek adına çalışan insanlardır ve her zaman daha fazlasını, daha fazlasını isterler” sözleriyle tanınıyor.Şimdi gelelim Jose Mujica'yı tanımamızın gerçek nedenine;  kendisi kısa zaman önce İsrailin Soykırım yaptığını söyleyerek Nobel Barış ödülünün an itibariyle anlamının kalmadığını söyledi.Ayrıca  Mujica, dünyanın bir çok bölgesinde savaşların yaşandığını, böyle bir ortamda barış ödülü vermenin anlamsız olduğunu söyleyerek Nobel Barış Ödülü'nün kaldırılmasını istedi. Uruguay Devlet Başkanı, soğuk savaş döneminde halkın çok zorluklar yaşadığını ancak hiçbir zaman bu kadar kan dökülmediğini hatırlatarak “O zamanlar liderler oyunu kuralına göre oynuyordu, bir düzen vardı, telefonlar açılıp savaşlar durduluyordu, şimdi kimse bana gelip soğuk savaş dönemini eleştirmesin” dedi.
                   Adının Nobel Barış Ödülü adayları arasında geçmesine karşı çıkarak kazanması halinde bu ödülü reddedeceğini açıkladı. “Ukrayna’da, Libya’da Irak’da Suriye ve Filistin’de yaşananları konuşmak bile istemiyorum” diyen Mujica, “Bunun üzerine bir de barış ödülü vermek neyi ifade eder ki kaldırılması en iyi sonuç olur” dedi.
                  
Mujica bir süre önce yaptığı “İsrail Filistin halkına soykırım yapıyor” açıklamasının sorulması üzerine “Bu sözlerimin arkasındayım “ diyerek, bu savaşın en büyük sorumlusunun Amerika Birleşik Devletleri olduğunun altını çizdi. “ABD istese bölgeye biraz daha sarışın çocuk gönderir savaşı durdurur ancak istemiyor, her yere mavi bereli barış askeri gönderen ABD neden buraya göndermekte zorlanıyor” diyen Mujica, “Çünkü bu durum onların işine geliyor, bu savaş kinden ve nefretten başka bir şey üretmiyor”
www.kongreyurdu.com

10 Ağustos 2014 Pazar

Sivas'ta Öğrenci Yok Yurt Çok...

Sivas’ta hizmet veren yurt ve pansiyon işletmecileri Ticaret ve Sanayi Odası toplantı salonunda bir araya geldi. Son günlerde gündeme gelen Sivas’ta yurt sorunu konusunda açıklamalarda bulunan Sivas Ticaret ve Sanayi Odası 8. Meslek Komitesi Üyesi ve Ekenler Öğrenci Yurtlarının İşletmecisi Mustafa Eken söylenildiği gibi yurt sorununun olmadığını aksine Sivas’ta hizmet veren Yurt ve Pansiyonlarda 4 bin 700 kişilik boş kontenjanlarının olduğunu söyledi.
MERKEZDE 33 BİN ÖĞRENCİ
Cumhuriyet Üniversitesinden aldıkları bilgilere göre Sivas merkezde 33 bin öğrencinin olduğunu ve bu öğrencilerin 19 bininin dışarıdan geldiğini kaydeden Eken “Cumhuriyet Üniversitesinde öğrenim gören öğrenci sayısı 42 bin 935’tir. Bu sayının 5 bin 415’i ilçelerde, 37 bin 520’si merkezde bulunmaktadır. Fakat bu sayının da 4 bin 520 kişilik kısmının devam zorunluluğu olmamaktadır. Merkezde öğretim gören 33 bin öğrencinin % 40’ına denk gelen 13 bin 200’ü Sivaslı öğrenci olup ailesiyle kendi evlerinde kalmaktadır. Kana % 60’lık kısmı olan 19 bin 800 öğrenci başka illerden gelip öğrenip gören öğrencilerden oluşmaktadır” dedi.
4 BİN 700 BOŞ KONTEJAN
Sivas’ta hizmet veren 110 civarında özel yurt, pansiyon ve apartların bulunduğu ve buralarda toplam 4 bin 700 öğrenci kapasitesinin boş kaldığını vurgulayan Eken “Üniversite içerisinde bulunan Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı yurtlarda kalan öğrenci sayısı toplan 4 bin 100’dür. Buna ilaveten 400 kişilikte konukevi ve yarı özel yurt bulunmaktadır. Şehrimizde öğrenim gören kız ve erkek öğrencilerinin barınması için milli eğitime bağlı özel yurtlar, pansiyonlar ve apartların sayısı 110 civarında olup ortalama her bir yurdu 100 öğrenci kapasiteli sayarsak 11 bin öğrenci buralarda kalmaktadır. Sivas’taki konutlarda kiralamak suretiyle oturan, cemaat evleri ve yurtları, vakıf evleri ve yurtlarında kalan öğrenci sayısının yaklaşık 8 bin 500 olduğu tespit edilmiştir.Bu rakamlara göre Sivas merkezde bulunan öğrenci sayısının 19 bin 800 olduğu, buna karşılık barınma yerleri kapasitesinin 24 bin 500 olduğu bir ortamda barınma yerlerinde 4 bin 700 kişilik kapasitesinin boş kaldığı görülmektedir” dedi.Cumhuriyet Üniversitesince açıklanan rakamlarla karşılaştırılıp gerçeğin görülmesinde yarar var. www.kongreyurdu.com
 

Cumhuriyet Üniversitesi'ni Tanıyalım...

Sivas'ta Üniversite kurma çalışmaları 1966 yılında 4 Eylül Üniversitesi Kurma ve Koruma Derneği'nin kuruluşu ile başlamıştır. Derneğin ilk yönetim kurulu şu isimlerden oluşuyordu; Başkan Dr. Rahmi Karahasanoğlu, 2. Başkan Necmettin Çubukçu, Genel Sekreter Şefik Sümbüloğlu, Muhasip Üye Fikret Polater, Veznedar Üye Nezir Özdemir, Üyeler Selahattin Ortaç, Fethi Peker, Halil Kaya, Hazım Zeyrek, Muhlis Arat ve Yavuz Bülent Bakiler.
      4 Eylül Üniversitesi Kurma ve Koruma Derneği ve Sivaslı bürokratların yaptığı çalışmaların ardından Cumhuriyet'in 50'inci yılının kutlanması çerçevesinde TBMM'de alınan bir kararla 5 Nisan 1973 tarih ve 1701 sayılı 50. Yıl kutlama kanununun 5. Maddesinin (b) fıkrası ("50. Yıl münasebetiyle Sivas'ta ilk fakültesi 29 Ekim 1973'te öğrenime başlamak üzere Cumhuriyet Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulur") ile Cumhuriyet Üniversitesi, kuruluş çalışmalarına başlanmıştır. Bu maddeye ek olarak 9 Şubat 1974 tarih ve 14794 sayılı yasanın Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla 1788 sayılı Cumhuriyet Üniversitesi Kuruluş Yasası ile resmen kurulmuştur.
      21 Kasım 1974 tarihinde Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muvaffak Akman, Üniversitelerarası Kurulun aldığı kararla Cumhuriyet Üniversitesi'nin kurucu rektörü olarak göreve atanırken ilk dekan ise Prof. Dr. Yılmaz Sanaç olmuştur.
      Hacettepe Üniversitesi'ne bağlı olarak kurulan Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi 1973-1974 eğitim öğretim döneminde 50 öğrencisi ile eğitime başlamıştır. 1974 yılında Cumhuriyet Üniversitesi'ne devredilen 400 yataklı Sivas Göğüs Hastalıkları Hastanesi'ni Rektör Prof. Dr. Muvaffak Akman boş olarak devralmış ve 1975 yılında ise Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi olarak hizmete açılmıştır.
      2 Kasım 1975 tarihinde Başbakan Süleyman Demirel, bakanlar ve halkın yoğun katılımı ile Cumhuriyet Üniversitesi kampüsünde temel atma töreni yapılarak ilk binaların yapımına başlanılmıştır.
      Kurucu Rektör olarak göreve başlayan Prof. Dr. Muvaffak Akman 1974-1978 yılları arasında rektörlük yaptı.
      1978-1980 yılları arasında Prof. Dr. İbrahim Alev'in rektörlük yaptığı Cumhuriyet Üniversitesi'nde sırasıyla 1981 yılında Prof. Dr. Erfüz Edgüer ve 1982 yılında ise Prof. Dr. Mahir Tevruz, 1982-1992 yılları arasında Prof. Dr. Muvaffak Akman ikinci kez rektör olarak görev yapmıştır. 1992-1996 yılları arasında rektörlük yapan Prof. Dr. Asım Gültekin'in ardından 1996-2004 yılları arasında Prof. Dr. Ferit Koçoğlu, 2004-2008 yılları arasında Prof. Dr. Mehmet Bakır ve 2008-2012 yılları arasında ise Prof. Dr. İlyas Dökmetaş rektörlük yapmıştır.
      Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül tarafından Cumhuriyet Üniversitesi rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Faruk Kocacık, 6 Ağustos 2012 tarihinde göreve başlamış ve halen bu görevi sürdürmektedir.
      Cumhuriyet Üniversitesi, Ocak 2014 tarihi itibariyle 16 Fakülte, 4 Enstitü, 5 Yüksekokul, 14 Meslek Yüksek Okulu, 1 Konservatuar, 45.624 öğrencisi, 1.657 akademik ve 1.655 idari personel ile Türkiye'nin seçkin üniversiteleri arasında yerini almıştır.Ülkemizin yüzölçümü bakımından ikinci büyük şehri olan Sivas'ta kurulan Cumhuriyet Üniversitesi, Cumhuriyetin kuruluşunun 50. yılı anısına , 1974 yılında kanunlaşarak 11000 dönüm arazi üzerinde kurulmuştur 1974 yılında Tıp Fakültesi ile eğitime başlayan Cumhuriyet Üniversitesi bünyesinde bugün, 16 Fakülte, 4 Enstitü, 1 devlet konservatuarı, 5 Yüksekokul, 14 Meslek Yüksekokulu ile 45624 öğrenciye hizmet vermektedir. www.kongreyurdu.com

6 Ağustos 2014 Çarşamba

Kültür Şok Nedir? Nasıl Atlatılır.

            Kültür Şok ; Kendi Kültürü ve Ortamında Başka Bir Ortamda Bulunan Bireylerin Gösterdiği Psikolojik Uyumsuzluk Dönemi Diyebiliriz.Özellikle Üniversite Öğrencilerinin Sık Yaşdığı Bu Durum,Aile Ortamından Ayrılma, Aile Özlemi,Annelerin Yemekleri,Arkadaş Çevresinin Bir Anda Sıfırlanması, İklim ve Üniversitenin Eğitiminin Kendine Has Zorlukları ve Benzeri Sebeblerle Ortaya Çıkabilir.
               Belirgin Evrelere Ayrılabilir veya Hiç Hisesdilmeden Atlatılabilir.Bu Kişiler Ve Psikolojileri İle Alakalıdır.İlk Evrede Herşey Yeni İlgi Çekicidir.Kişi ,Yeni Ortamla Birlikte Kendini Mutlu Hisseder.Ders Kayıtları,Yurda Yerleşme Ve Üniversiteyi Tanımakla Meşgul Olunduğu için Alışkın Olduğu Ortam Ve Ailesini Özlemeye Fırsat Bulamaz.
              İkinci Evrede İse ; Bulunan Ortamın, Şehrin,Yurdun Kalıcı ve Uzun Süreli Olduğu Anlaşıldığı Zaman Başlar.Bu Dönem Kişilerin Huzursuz,Sinirli ve Gereksiz Olarak Herşeye Eleştirisel Olarak Yaklaştığı ve Kendi Ortamı ile Yeni Ortamın Karşılaştırıldığı Dönemdir.Birey pişmanlıklar yaşamaya başlar ve bazı soruların yanıtını bulmaya, bazı şeylerin sorgulamasını yapmaya çalışır. Neden buraya geldim, burada ben ne yapacağım, keşke gelmeseydim, acaba geri mi dönsem vb. soruların yanıtını bulmaya çalışır.
             Üçüncü Evre ; Alışma Dönemi Olarak Adlandırılabilir.En rahat geçirilen evredir. Artık kişi yeni girmiş olduğu çevreyi, yeni tanıdığı insanları kabullenmiş ve onlarla birlikte yaşamaya alışmıştır. Bu evre kişinin mutlu olduğu evredir. Bu evrenin bitmesiyle geri dönüş evresi başlar.Ortamı Özümseyerek Yeni Arkadaşlıkların Atıldığı Dönemdir.
            Dördüncü Evre ; Kişi Artık Bulunduğu Ortamı Kendi Evi Gibi Hissederek Güven Duygusunun En Üst Noktaya Çıktığı Evredir.
            Sonuç Olarak Öğrencilerin Çoğunluğu Kültür Şokunu 1-3 Ay Arasında Üzerlerinden Atmaktadır.Bu Süre Zarfında Ailelerin Çocuklarıyla Sürekli Olarak İletişim Halinde Bulunmaları ve Kendi Ayakları Üzerinde Durabileceklerini Tavsiye Etmeleri Gerekmektedir.Özellikle Annelerin Çocuklarıyla Konuşurken Ağlamamaları ve Aslan Oğlum Akıllı Kızım Sen Başarırsın Sen Güçlüsün Gibi Teskin Edici Üslup Kullanmaları Gerekir.Aksi Halde Öğrenci Bu Dönemi Daha Uzun Ve Güç Atlatabilir.
www.kongreyurdu.com
      

Özel Yurt Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler...

                Üniversite Öğrencilerinin En Büyük Problemlerinden Biri Barınmadır.Bu Problemi Çözmek İçin de  Milli Eğitim Bakanlığı'na Bağlı Yurtların Öncelikle Tercih Edilmesi Düşünülmelidir
               Milli Eğitim Bakanlığı'na Bağlı Yurtlar Sürekli Denetlenir,Yurt Sözleşmeleri Milli Eğitim Bakanlığı Özel Yurtlar Yönetmeliğine Göre Düzenlenir.Özel Yurtlar Yönetmeliğin 9.Maddesine Göre Yurt açma izin belgesi olmadan yurda öğrenci kaydı yapılmaz. izinsiz açılan yurtlar, 14/7/2005 tarihli ve 2005/9207 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen yetkili idareden otel, motel, pansiyon ve benzeri konaklama tesisi ruhsatı aldığı hâlde sadece öğrenci barındıran ve öğrenci yurdu gibi çalıştırılan yerler ile öğrenci evi, öğrenci pansiyonu, öğrenci apartı gibi isimlerle tabela bulunduran ve faaliyetlerini bu şekilde sürdüren yerler hakkında, il veya ilçe millî eğitim müdürlüklerince yapılacak tespitten sonra düzenlenecek rapor esas alınarak valilikçe kapatma işlemi yapılır. Bundan Dolayıdır ki Yapılan Sözleşmelerde Karşılıklı Problemler Yaşanmaz.Bu Statünün Dışında Olanlar İse Denetim Görmezler,Yapılan Sözleşmelerin Daha Dikkatli İncelenmesi Gerekir.
              Ailelerin Dikkat Etmeleri Gereken Diğer Bir Husus da , Sözleşme İmzalayacakları Yurtların Kimler Tarafından İşletildiğidir.Bu Yurtlar Herhangibir İdeoloji Doğrultusunda mı Hareket Ediyor Yoksa Yönetmeliğe Uygun ve Her Kesime Eşit Mesafede mi Bulunuyor.Öğrencilerin Kötü Alışkanlık Kazanmalarına Ortam mı Hazırlanıyor ? Yoksa Öğrencilere Müsbet Yönde Rehberlik mi Yapılıyor ? Öğrenci Velilerinin  Önceliği,  Fiyat Yerine , Emin ve Güvenilir Yurtları Tercih Etmeleridir.  Bu Kıstasları Atlayan Veliler ve Öğrenciler Ciddi Sıkıntılar Yaşayabilirler. 

www.kongreyurdu.com

4 Ağustos 2014 Pazartesi

SİVAS KONGRESİ

Mustafa Kemal’in Amasya Genelgesi ile yaptığı çağrı üzerine, 1.Dünya Savaşı’ndan sonra işgale uğrayan Türk topraklarını kurtarmak ve Türk milletinin bağımsızlığını sağlamak için çareler aramak amacıyla seçilmiş ulus temsilcilerinin Sivas’ta bir araya gelmesiyle,4 Eylül 1919 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında gerçekleşen ulusal kongredir.Sivas Kongresi’nde alınan kararlar, daha önce gerçekleştirilen Erzurum Kongresi kararlarını genişleterek tüm ulusu kapsar bir nitelik kazandırmış ve yeni bir Türk Devleti’nin kuruluşuna temel olmuştur; bu nedenle Sivas Kongresi’nin Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki önemi büyüktür.

Sivas Kongresi'nde Alınan Kararlar

4 Eylül 1919'da ise, mil

• Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, ayrılamaz
• Her türlü işgal ve müdahaleye karşı, millet birlik olarak kendisini müdafaa ve mukavemet edecektir.
• İstanbul Hükümeti, dışarıdan gelecek bir baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk mecburiyetinde kalırsa, vatanın bağımsızlığını ve bütünlüğünü temin edecek her türlü tedbir ve karar alınmıştır.
• Kuvayı Milliye’yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hakim kılmak esastır.
• Manda ve himaye kabul olunamaz.
• Aynı gaye ile milli vicdandan doğan cemiyetler “ Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti “ adı altında birleştirilmiştir.
• Milletimiz çağdaş gayelerin büyüklüğüne inanır ve teknik, sınai ve iktisadi durumumuzu ve ihtiyacımızı takdir eder.
• Mukaddes maksadı ve umumi teşkilatı idare için kongre tarafından bir Heyet-i Temsiliye seçilmiştir.
Bu alınan Kararlarla ülkedeki tüm yerel direniş örgütleri "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirildi. Başkanlığına da doğal olarak Mustafa Kemal Paşa seçildi. Kongre sonucunda oluşturulan "Heyet-i Temsiliye" milletin isteklerini yansıtan bir nitelik kazandı. Ancak, İstanbul yönetiminin ruhsal ve duygusal ağırlığı henüz devam ediyordu.Bundan dolayı, Sivas Kongresi Mustafa Kemal Paşa'nın istediği "kuruculuk" niteliğini gösterememiş, vatanın kurtuluşu için bir an önce Meclis'i Mebusan'ın toplanmasını padişaha bildirilmesine karar vermişti.

Ancak bu karar da önemli bir adımdı. Kurtuluş mücadelesi ve millî egemenliğe geçişin ikinci evresi de tamamlanmıştı. Üçüncü aşamada ise, millî egemenliğin gerektirdiği tüm ilke ve değerlere sahip bir büyük Meclisin kurulması ve Kurtuluş Savaşı'nın millî güçlere dayalı olarak kazanılması süreci başladı.

lî egemenlik ilkesine dayalı yeni Türk Devleti'nin kuruluşuna temel olan Sivas Kongresi toplandı.Kongrede, "vatanın bölünmez bir bütün olduğu" konusunda millet temsilcileri ortak bir karara vardılar.

www.kongreyurdu.com

Sivas'ta Görülmesi Gereken Yerler 2

Kangal Balıklı Kaplıcaları ( Kangal Fish Spring )


Başta Sedef Hastalığı (Psoriasis) olamak üzere birçok hastalığa deva olan mucizevi bir yerdir Kangal Balıklı Kaplıcaları.Sedef Hastalığı için tam etkili tedavi için 21 günlük bir süreye ihtiyaç vardır.Sivas İli merkeze 96 km uzaklıkta bulunan kaplıcalar Kangal İlçesine 13 km mesafededir.Toplam yatak kapasitesi 300 dür.Tesislerde Doktor ve Hemşireler bulunmaktadır.4 Mevsim Ziyaret edilebilmektedir.Dünyanın Her köşesinden Değişik Hastalıklar için Kaplıcalar ziyaret edilmektedir.Tesislerde Lokanta,Berber,Çay Bahçesi,Market,Halı Saha,Oyun Parkı,İnternet bulunmaktadır.Yoğunluk dolayısıyla önceden randevu almanızda yarar vardır.
( Psiroiasis is a sking disease which is chroinic and very common. Considering the formation of the disease many treatments can be carry out. But it must be kept in mind whatever the treatments is , it may reiterate. The mood of the patient has a big role of repetition of the disease. Hot spring and climate treatments are applying for various diseases for years. Fish Spring, with climate and fishes, is an interesting formation the Psoriasis patients recourse extensively for treatment. In addition to this patients obtain positive consequences  in Psoriasis treatment with the naturel ultraviolet at high altitude)

 




İLETİŞİM ( INFORMATION )
  •     +90 346 469 11 51-52-53-54    +90 346 469 11 72-73-74-75 
  •      Fax : +90 346 469 10 30

Gürün Gökpınar Gölü



Tabiat güzelliği bakımından Gürün’ün olduğu kadar ülkemizin nadide yerlerinden biridir. İlçe merkezine 10 km uzaklıktadır. Suyu tatlı, berrak ve temizdir. Öyle ki bazı kısımların derinliği 17-20 metreyi bulduğu halde içine atılan küçük bir cismin tabana kadar çöküşü ve tabandaki duruşu, net olarak izlenebilmektedir. Gölün diğer bir özelliği, güneşin açısına göre ton değiştirmesidir. Gölün rengi mavi-gök renginden olduğu için bu ad verilmiştir. Yaslandığı kayaların dibinden ve yer yer tabandan kaynayan göl, iki parçadan oluşmaktadır. Küçük Göl adı verilen gölden çıkan suda alabalık üretimi yapılmaktadır.Büyük Göl ise turistik amaçlarla ziyaret edilen bir konumdadır.
Halk arasında Gökpınar’ın oluşumu ile ilgili olarak iki efsane anlatılmaktadır. Birincisine göre, “Bir çoban sürüsüyle birlikte gölün bulunduğu arazide dinlenirken rüyasında kendisine ‘Koyunların ile birlikte buradan uzaklaş, alttan su kaynayacak’ denir. Çoban uyandığı zaman aceleyle sürüyü alır ve karşı yamaca geçer. Gerçekten de bir süre sonra su kaynamaya başlar ve Gökpınar oluşur. İkincisine göre ise, “Çoban ve sürüsü şiddetli susuzluk çekmektedir. Oraya yakın bir çevrede su kaynağı yoktur. Çoban çaresiz bir şekilde ‘Ya Rabbi su’ diye inler ve elindeki asasını yere vurur. Bir süre sonra asanın değdiği yerden su kaynamaya başlar. Çoban ve koyunlar kana kana sularını içerler. Çıkan bu su, orada bir göl halini alır. Gölün suyu berrak ve gök mavisi olduğu için yöre halkı göle “Gökpınar” ismini verir.
Rafting sporu ile ilgilenen insanlar için görülmeye değer harika bir yerdir.Gökpınar Gölünün alanı 3000 metrekaredir. Doğal bir akvaryum görünümündedir. Suyu çok tatlı olup ve soğuktur. Gölün rengi mavi-gök renginden olduğu için bu adı almıştır. Biri büyük ve küçük olmak üzere iki tane göl mevcuttur. Gökpınar Gölü iç ve dış turizme hizmet vermektedir. Gökpınar Gölü ilçe merkezine 10 kilometre uzaklıktadır. 

 

 

 


Gürün Şuğul Vadisi

 
Malatya - Kayseri Devlet Karayolundan (D300) Gürün ilçe merkezine Kayseri yönünde yaklaşık 2 km mesafe uzaklıktaki Şuğul Mahallesine ayrılan tali yoldan yaklaşık 3,5 km gidildiğinde Şuğul, Mağarabaşı ve Kuşkayası Mevkilerinde yer alan "Gürün Tohması" da denilen Gövdeli Dağından kaynaklanan ırmağın aktığı etrafı dik kayalarla çevrili dar vadiye ulaşılmaktadır. Mevcut beton ve stabilize yürüme bandı üzerinde vadi gezildikçe, kayalıkların dikliği, oluşturuldukları doğal şekiller, içlerinden kaynayan sular (kış aylarında sarkıtlar halindedir), ırmağın berrak, mavi suları ve içinde ışıldayan balıklar ve yer yer kavaklıklarda doğal olarak oluşmuş mağara ağızlarının yer aldığı görülmektedir.
Kayalıklarda meydana gelen doğal aşınmalar sonucu, iri kaya parçalarının ırmağa ve ırmak kenarlarına düşmesi, bazı kayaların ise ufalanması bu görsel zenginliği artırmaktadır. Vadinin bitki örtüsünü; dere kenarında söğüt, yamaçlarda ise yabani badem, kuşburnu ve sumak ağaçları oluşturmaktadır. Kayaların üzerinde nadiren ardıç ağaçları da görülmektedir.
Sivas İl Çevre ve Orman Müdürlüğünden alınan Ön etüt raporuna göre, vadi jeolojik zamanlardan II. Zaman (Mezozoik) Kretase döneminde oluşmuştur ve oldukça sert ve dik kayalıklarla çevrili vadinin ana kayası sedimanterdir. Vadinin iki yamacı taşlık olup killi toprak yapısına sahiptir. Bunun yanında vadi tabanı gevşek granüllü strüktüre sahip kumlu topraktan oluşmaktadır. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Biyoloji Bölümü Zooloji ve Botanik Anabilim Dalları balık ve bitki türleri üzerinde araştırma yapmaktadır.
  

  Gürün Kaya Evleri

 
Gürün çok Eski zamanlardan beri meskun bir yer olduğu kaya oyuklarından anlaşılmaktadır.Anadolunun M.ö.2000 yıllarında kuvvetli devleti olan Hititler zamanında Melid(Malatya) ,Mazlaka (Kayseri), Sebastea (Sivas),Kokusun (Göksün) şehirleri arasında bulunan Tegerama(Gürün) oldukça mühim geçit ve yol kavşakları üzerinde bulunduğu bilinmektedir.Hititlerin Anadolu ile Mezapotomya arasındaki ticarette,işlek karayollarını kullandıklarını anlıyoruz.Bunlardan Keneş (Kültepe-Kayseri)başlayan yolunTegerama (Gürün),Darende,Malatya,Samsat üzeriden Urfaya vardığı ve burdan Halep Asur ve Babil'e gittiği anlaşılmaktadır.Tohma Vadisi Üzeride bulunan Gürün'ün tarin boyunca önemli ticaret yollarına sahip olmuştur.Halen Belediye binası karşısında kuzey yönündeki kale olarak adlandırılan eski kalıntılada mağralar mevcuttur.Burası Büyük hiti İmparatorluğu zamanında Kale olarak kullanılmıştır.Bu kalenin 3 km.güneybatısında bulunan Burçevi kalıntıları ve harap şatosu , ayrıca doğuda Çayboyu (Gübün) mahallesinin hemen kuzeyinde yine kaya oyukları bulunmaktadır.Gerek Gübün'deki gerekse Gürün'deki kale ile burç evi arasıdaki yeraltı dehlizleri bir birine bağlantılı ve insan eli ile yapıldığı tesbit edilmiştir.Şuğul vadisinde Hititler zamanından kalma kaya yazıtları bulunmaktadır.


Sivas Paşa Fabrikası Piknik Alanı

 İl merkezine 7 km. uzaklıktaki Paşa Fabrikası ağaçlık ve akarsuyu bulunan bir mesire yeridir. Bu mesire yerinde 1960 yılında iki yapay göl oluşturulmuştur. Bu mesire yerinde turistik tesisler bulunmaktadır. Son yıllarda yapılan düzenlemelerle cazibe merkezi haline getirilmektedir.





Sivas Sıcak Çermik Kaplıcaları 

Kaplıca Sivas'a 31 Km uzaklıktadır.


Suyun sıcaklığı 35 C-45 C derecedir.
Kimyasal karakteristiği; Florür içeren kalsiyum, magnezyum
sodyum ve karbonat klorürlü sudur.
Sağlık Üzerindeki Etkileri;
Fiziksel karakteristiği; romatizmal, sinirsel ve adale rahatsızlarıyla, kadın, deri ve böbrek hastalıklarına iyi gelmektedir.  
 
Kaplıca Suyunun Özellikleri;
Fiziksel Özellikler
 








Organoleptik kokusuz, normal, , renk Pt/Co skalasına göre fotometrik 545,0 mg/l, bulanıklık (mg/l SiO2) türbidimetrik 112 mg/l
Kimyasal Özellikler
Bikarbonatlı /%80.320milival) Kalsiyumlu (%48.571 milival) Sodyum (% 33.426 milival) Mağnezyumlu (%14.848 milival) Florür (% 0.325 milival) Karışık (mixed) termomineralli su
Fiziko Kimyasal Özellikler
Ph: 6.81 Elektrometrik (umhos 25º C) 1977.0 mg/l
Toplam Mineralizasyon
2862,12 mg/l
Sıcaklık
48 ºC
 
 Sivas Sıcak Çermik Termik Kaplıcaları termal suyunun romatizmal hastalıklar, kemik ve kireçleme hastalıkları, deri hastalıkları, kadın hastalıkları, böbrek ve idrar yolları rahatsızlıklarında banyo kürleri şeklinde uygulandığında yararlı olduğu bilinmektedir.




Soğuk Çermik Kaplıcaları

Soğuk Çermik Kaplıcalarının Konumu: Sivas Erzincan karayolu üzerinde bulunan Soğuk Çermik kaplıca alanı Sivas şehir Merkezine 18 km, Hafik İlçesi’ne 15 km uzaklıkta yer almaktadır.
Soğuk Çermik Kaplıcalarına Ulaşım Olanakları:Havayolu ile ulaşımda kaplıca alanına 43 km mesafede bulunan Sivas havalanından yararlanılmaktadır. Havaalanının Sivas şehir merkezine uzaklığı 25 km’dir. Demiryolu ile ulaşımda kaplıca alanına 25 km uzaklıkta bulunan tren istasyonu kullanılmaktadır. Sivas İl Merkezi’nden kaplıca alanına ulaşımı düzenli olarak sağlayan toplu taşım araçları bulunmaktadır.
Soğuk Çermik Kaplıcalarısının Yükseklik:Soğuk Çermik KAplıcalarının Denizden yüksekliği 1410 m. dir.
Soğuk Çermik Kaplıcaları Tedavi (Endikasyon) Özellikleri:İnflamatuvar romatizmal hastalıkların (romatoid artrit, ankilozan spondilit başta olmak üzere) kronik dönemlerinde, kronik bel ağrısı, osteoartrit gibi noninflamatuvar eklem hastalıklarında, miyozit, tendinit, travma, fibromiyalji sendromu gibi yumuşak doku hastalıklarında, ortopedik operasyonlar, beyin ve sinir cerrahisi sonrası gibi uzun süreli hareketsiz kalma durumlarında mobilizasyon çalışmalarında,kronik dönemde seçilmiş nörolojik rahatsızlıklarda, cerebral palsy gibi hastalıkların tedavisinde rehabilitasyon amacıyla, stres bozukluğu, nörovejetatif distoniler örneklerindeki gibi genel stres bozukluklarında hekim kontrolünde banyo uygulamaları şeklinde, ve spor yaralanmalarında tamamlayıcı tedavi unsuru olarak, florür içermesi nedeni ile içme kürleri şeklinde osteoporozda yardımcı tedavi unsuru olarak kaplıca suyunun olumlu etkileri görülmektedir.
Soğuk Çermik Kaplıcalarının Termal Su Özellikleri   
Soğuk Çermik Kaplıcası Fiziksel Özellikleri:Kokusuz normal organoleptik, renk (Pt/Co Skalası) fotometrik 19.0 mg/l, bulanıklık (SiO2) 4.16 mg/l
Soğuk Çermik Kaplıcası Kimyasal Özellikleri:Bikarbonatlı, Kalsiyumlu, Magnezyumlu, Klorürlü, Florürlü
Soğuk Çermik Kaplıcası Fiziko Kimyasal Özellikleri:Ph: 6.33 Elektrometrik (umhos 25º C) 1628.0 mg/l
Soğuk Çermik Kaplıcası Toplam Mineralizasyonu:1777.856 mg / lt
Soğuk Çermik Kaplıcası Sıcaklığı:28 ºC 

 

www.kongreyurdu.com ( Sivas'taki Eviniz.Sivas Özel Yurt,Sivas Özel Erkek Öğrenci Yurdu denilince ilk akla gelen Yurtlardan birisidir.)